info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

EY ÖZGÜRLÜK !



EY ÖZGÜRLÜK !
30 Mayıs 2015 Cumartesi 09:14:50

Bu sabah ey özgürlük isimli şarkı dilime dolandı. Bende fırsat bulmuşken yaptığımız Avrupa gezisi sonrası edindiğimiz izlenimleri ve dünyanın en özgür kenti olarak kabul edilen Amsterdam’da görüp yaşadıklarımı anlatmak istedim.

Geçen hafta 8 gün süreyle bir tur vasıtasıyla geziye çıkmıştık.Yeni yerler görmek, yeni yerler ve insanlar tanımak büyük bir keyif. Biz de büyük bir keyifle ama müthiş bir yorgunlukla turumuzu tamamladık.

Fransa ve özellikle Paris muhteşem bir kent. Ancak müthiş bir kalabalık sizi bekliyor. Eyfel kulesi ve Disneyland’daki insan kalabalığını ve buralara girmek için harcanan parayı görünce Fransa’nın başka hiçbir geliri olmasa sanki yetecekmiş gibi görünüyor. Disneyland çocuklar için zannedenler de yanılıyor bu kadarını söyleyeyim. Arada uğradığımız Metz kenti de şirin ve orta büyüklükte tarihi bir şehir. Adım başı Türklere de rastlamak mümkün.

Ancak her şey güzel olsa da insanları çok sempatik değil. Söylediğini anlayıp cevap vermiyorlar. Şehirde sıcak bir hava yok. En kötü tarafı ise güvenlik zaafı ve dolu cüzdanını önünde düşürerek yardım edip vermek isteyince sizi hırsızlıkla suçlayan insanlar. Başımıza bir şey gelir korkusu ile paralarımızı bölüştürerek dolaşmak zorunda kaldık.

Belçika deyince elbette tarihi ve güzel bir ülke. Brüksel, Gent, Antwerp,ve masal şehri Brügge hepsi ayrı güzel. Her yerde bir Türk’e ve Emirdağlı'ya rastlamak mümkün. Ancak akılda en çok kalan muhteşem evleri ile Brügge kenti ve el yapımı çikolataları.

Almanya kısmında Köln ve Düsseldorf kentini gördük. Almanların makineleşmiş yapısı hemen kendisini belli ediyor. Kurallar katı ve ceza ile de olsa insanları belli bir seviyeye getirmiş bir ülke. Bütün trafik ışıklarında sivil polis bekliyor ve geçtiğiniz anda cezayı yazıyor.

Lüksemburg gördüğüm en değişik ülke. Akşam otellerin ve kumarhanelerin bile bulunduğu bir bölgede dolaşırken karakol gördüm. Ancak baktığımda karakol kapalı idi. Geceleri kapalı bir karakol. Bizim hayal bile edemeyeceğimiz bir şey.

Araştırdığımda herhangi bir olayın olmadığını dünyanın en güvenli ülkesi olduğunu söylediler. Üç beş ayda bir nadiren bir olay olursa polis çağrılır ve karakolda işlem yapılırmış. Bunun dışında geceleri kapalı imiş.

Lüksemburg’ta yaşadığımız bir ilginç olay da şöyle. Alışveriş için bir mağazaya girdiğimizde görevli 4 dakikamız olduğunu ve mağazayı kapatacağını söyledi. Tabiki 4 dakikada bir şey alma imkanı olmayacağı için çıkmak durumunda kaldık. Milli gelir yüksek olduğu için bize göre çok pahalı bir ülke.

Yazımın başlığını ey özgürlük koymamın sebebi ise Hollanda ve Amsterdam. Gerçekten de söylendiği gibi Hollanda dünyanın en özgür ülkesi ve Amsterdam da en özgür kenti galiba. Kaldığımız iki gün içinde bu özgürlük havası çok net hissediliyor.

Öncelikle her yer özel bisiklet yolu. Bisikletin geçiş üstünlüğü var ve bisikletli ile bisikletsiz kaza yaparsa doğrudan bisikletsiz olan sorumlu. Bir  milyon nüfuslu Amsterdam’da kayıtlı 1.300.000. adet bisiklet bulunması da bunu gösteriyor. Zaten her yerde katlı bisiklet otoparkları göze çarpıyor. Düzlük bir ülke olması da bisikletin önemini artırıyor.

Özgürlük kısmına gelince; karşılaştığınız tüm insanlar güler yüzlü,asık suratlı birini görmek mümkün değil, herkes birbirine selam  veriyor ve yardımcı oluyor. Sokaklarda tavşanlar ve sincaplar oynuyor, kimse dokunmuyor. Ülkemizde dağda bile tavşan bırakmadığımızı düşünürsek kıyaslama size ait. Bütün tarlalar Hollanda süt inekleri ile dolu. Hiç birisinin başında çoban yok. Yemek yediğimiz masaya konarak ağzını açıp yiyecek isteyen ve uzattığım yiyeceği kaçmayarak elimden yiyen sığırcık kuşu ise gezinin en keyifli yanı idi benim için. Aynı zamanda özgürlüğün de göstergesi.

Hollanda su ile olan savasını kazanmış bir ülke. Bunun en büyük kanıtı deniz seviyesinin 6 metre altında olan ve etrafı 30 kilometrelik baraja benzer setle çevrilerek oluşturulan Volendam kenti. Hollanda insan emeği ile ve suya karşı savaşarak bir ülke yaratmış. O kadar yeşil ki bir karış toprak görmedik desem yalan olmaz. Ülke olarak en büyük sıkıntıları su ve rutubet nedeniyle oluşan romatizmal hastalıklar. Ancak insanlar o kadar mutlu ki, onu da takan yok.

Tüm bu ülkelerdeki İstanbul kebap salonlarını da eklemeliyim.

Kısacası bir gezi sonrası anılarım bunlar. Fransa kadar zengin, Almanya kadar disiplinli, Belçika kadar tarihine sahip, Lüksemburg kadar güvenli, Hollanda kadar özgür bir ülke olmak ve öyle bir ülkede yaşamak dileğiyle iyi haftalar...