info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

İKİ BOŞANMA ÜÇ ÇOCUK



İKİ BOŞANMA ÜÇ ÇOCUK
17 Nisan 2015 Cuma 06:28:15

Bilindiği gibi avukatlık mesleğinde branşlaşma yoktur. Bu nedenle özellikle mesleğe yeni başlayan avukatları belirli bir konuya aldıkları işler veya yanında çalıştığı avukatın yaptığı işler yönlendirir.

Ben de mesleğe başladığım yıllarda üst üste gelen işler dolayısıyla boşanma ve benzeri aile hukuku konularında yoğunlaştım. Mesleğimin özellikle 20 yılı aşan bir bölümünde yoğun şekilde bu tür davalar ile ilgilenmek durumunda kaldım.

Yaşadığım bu tecrübe bana büyük hayat dersleri verdiği gibi çok acı ve hüzünlü olaylar da yaşadım. Maalesef bazı davalarda işimizi yaptığımızın bilincinde olmayan tarafların saldırılarına da maruz kaldım. Belki de bu alandan biraz uzaklaşmamda bu olaylar ve yaşanılan acı manzaralar etkili olmuştur. Ama sonuçta halen mesleğimi severek ve isteyerek sürdürmekteyim.

Eskiden ülkemizde aileler çocuklarına evlenirken bir daha bu kapıya geri dönme diye tembih ederken son yıllarda bir şey olursa dön kapımız açık şeklinde gönderilmektedir. Haklı sebepler çok olmakla birlikte bazen hiç önemsenmeyecek konulardan bile taraflar mahkemeye düşebilmektedir.

Davalar bir şekilde görülür ve sonuçlanır. Ancak boşanma davalarında her zaman en büyük acıyı çocuklar çekmiş ve en büyük zararı onlar görmüştür. Ben de meslek hayatım boyunca çocukların maruz kaldığı bu durumlardan dolayı her zaman hüzün duymuşumdur. Boşanan kadın veya erkek bir şekilde başka bir hayat kurmakta ve yaşamına devam etmektedir. Ancak küçücük çocuklar annesinden veya babasından ayrı kalmakta üvey anne veya baba ile birlikte yaşamak durumunda kalmaktadır. Bazen öyle durumlar olmaktadır ki çocuklara anneanneleri veya babaanneleri bakmaktadır.

Bu durum çocuklarda derin psikolojik izler bırakmaktadır. Anne babanın boşanmış olması çocuğun tüm hayatında onun önüne çıkmaktadır. Eğer kavgalı gürültülü bir boşanma var ise bu durum daha da kötüleşmektedir. Çocukların hastalanması sorun olmakta, doğum günleri sünnetleri sorun olmakta evlenmelerinde gene ailenin parçalanmışlığının rolü açık şekilde görülmektedir. Bu nedenle boşanmak isteyen çiftlerin çocuklarının geleceği için bu kararlarını gözden geçirmelerinde ve kaybolan nesiller oluşmasının önlenmesinde büyük yarar vardır.

Konu çocuklardan açılmışken yaşadığım iki olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Bir boşanma davasında iki çocuklu bir ailede hem anne ve hem de baba çocukları istemiyordu. Biz ise buna bir çözüm bulmak zorundaydık. Karşı taraf avukatı ile bu konuda bir görüşme yaptım. Bir formül bularak anlaşıp birlikte hakime gittik. Tabi ki o zamanlar önceliği önündeki problemi çözmek isteyen çok değerli babacan hakimlerimiz vardı. Dedik ki böyle bir durum var bizim isteğimiz küçük çocuğu anneye büyük çocuğu babaya verin, ancak bizim beyanımızla değil kendi takdirinizle böyle yapın, biz müvekkillere karşı sıkıntı yaşamayalım. Hakim bey teklifi kabul ederek aynı şekilde takdiren karar verdi. Biz de müvekkillerimize hakim bu şekilde verdi bizim yapacağımız bir şey yok diyerek en azından o çocukları kurtarmış ve mesleki sorumluluktan da kurtulmuş solduk.

         Bir diğer yaşadığım olay ise çok acıdır. Boşanmak için gelen kadın hamile idi ve eşi ile konuşarak kürtaj yaptırıp çocuğu aldırdılar. Hiç bir konuda anlaşamazken bu konuda anlaşıp birlikte imza vermeleri de manidardır. Dava devam ederken yaklaşık 6 ay sonra ise barışıp davadan vazgeçtiler. Ama belki o tarihte doğmuş olacak olan o küçük yavru maalesef gitmişti. Madem ki, barışacaktınız o yavrunun günahı neydi diye kendilerine çok şey söylesem de olan olmuştu yapacak bir şey yoktu.      

         Bu nedenle boşanma kararı almadan önce bir daha, bir daha düşünmeli, çocukların geleceğinin ne olacağı değerlendirilip ona göre karar verilmelidir. Zira hayat onlara belki güzel şeyler sunsa da çocukların çektiği acılar baki kalmaktadır. Elbette bu durumu hissettirmemeye çalışarak çocuklarına en üst düzeyde ilgi gösteren anne babalar bu acıları bir nebze olsun azaltabilmektedir.

         Aile huzurumuzun hiç bozulmadığı sevgi saygı ve hoşgörü dolu bir yaşam dileğiyle iyi haftalar.

Not:

Geçen haftalarda sorumlu kim diye bir yazı yazmıştım. En canlı örneği birkaç gün önce yaşandı. Çaycuma ilçesinde köprü çökmesi sonucu 15 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan olay maalesef hiç kimse ceza almadan hatta yargılanmadan kapandı. Bende bu nedenle soruyorum acaba sorumlu kim?? Yoksa ölenler mi sorumlu ne dersiniz…?