info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

ÇANAKKALE'DEN NEVRUZ'A



ÇANAKKALE'DEN NEVRUZ'A
20 Mart 2015 Cuma 05:57:48

Dün Çanakkale zaferinin 100.yılını kutladık. Çanakkale zaferi ile ilgili elbette çok şey yazılıp çok şey söylenebilir. Ancak 100 yıldır o kadar çok şey söylenmiştir ki,benim burada söyleyeceklerim okyanusta damla dahi olamaz.

Çanakkale zaferi dönmek için değil ölmek için yürüyen bir ordunun kazandığı büyük bir zaferdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum şeklindeki komutunu alarak ve öleceğini bilerek şehadete koşan yüz binlerin öyküsüdür Çanakkale..

Çanakkale’de yüz binlerce vatan evladı şehit olmuş ve neredeyse bir nesil yok olmuş, yetişmiş insan gücümüz kalmamıştır. 15-16 yaşındaki lise öğrencilerinin şehadetine kadar uzanan acı hikayeler hepimizin hafızalarında hala tazedir. 1934 yılında Çanakkale’de askerlik yaparken arazi gezintisi sırasında elinde tüfeği ile uzanmış bir şehit cenazesi bularak arkadaşları ile birlikte mezar kazıp, namazını kılarak onu defneden rahmetli babamın anlattığı savaş sonrası bir hikaye ise hale kulaklarımdadır. Bu büyük mücadeleyi zaferle sonlandıran, Türk milleti adeta küllerinden yeniden doğmuş ve bu savaş belki de Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir başlangıç olmuştur.

Bu savaşta yüz binlerce Anadolu evladı birlikte omuz omuza mücadele etmiş, kimse diğerinin kökeninin ne olduğunu, hangi mezhepten olduğunu, anasının babasının nereli olduğunu, etnik bir kökeni olup olmadığını araştırmamış, merak dahi etmemiştir. Hatta bu milletin yüce gönüllü evlatları kendilerine karşı savaşan diğer ülke askerlerine de yeri geldiğinde  gerekli yardımı yapmış ve ölenleri artık bu ülkenin bir evladı gibi kabul etmiştir. İşte bu savaştaki büyük zaferin ana faktörü bu birlik ve beraberlik ruhundan kaynaklanmaktadır.

Yazımın başlığına bakınca Çanakkale ile bir gün sonra kutlayacağımız nevruzun ne ilgisi var gibi gelebilir.Bu durumda nevruz hakkındaki düşüncelerimi de yazmak gereği doğmuştur. Zira son günlerde kamuoyunda nevruzun kimin bayramı olduğuna dair gereksiz bir tartışma başlamıştır. Her kesim nevruzun kendisine ait bir bayram olduğu görüşündedir.

Oysa ki nevruz yüz yıllardır geleneksel şekilde doğanın uyanışını ve  baharın gelişini kutlayan bir bayramdır. 2010 yılında Birleşmiş Milletler genel kurulu tarafından Dünya Nevruz Bayramı adı ile dünya manevi kültür mirası listesine dahil edilen nevruz bayramı, batıda Arnavutluk’tan başlayıp, Bosna, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya’ya kadar, kuzeyde Kırım, Gürcistan ve Azerbaycan’a kadar, doğuda İran, Afganistan, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan,Kırgızistan, Kazakistan’a kadar ve Orta Asya'nın tamamında, ayrıca Rusya ve Çin içerisinde bulunan özerk veya özerk olmayan Türk topluluklarında  güneyde, Kıbrıs, Suriye ve Irak’ın bazı kesimlerinde olmak üzere geniş bir coğrafya içerisinde kutlanan bir bayramdır.Yine Anadolu’nun ,doğusunda, batısında, kuzeyinde ve güneyinde bir çok il, ilçe ve köyde kutlanan bir bayramdır. Dolayısıyla kimsenin bunu kendisine ait zannetme lüksü veya iddiası olamaz. Sonuç olarak nevruz bizim, hepimizin bayramıdır.

Nevruz ile Çanakkale’nin bağlantısı nedir, diye düşünülebilir.Çanakkale’de bizi var eden ayrışma değil,birlik ve beraberlik ruhudur. Oysaki nevruzda maalesef son yıllarda bir ayrıştırma anlayışı hakim kılınmaya çalışılmaktadır. Çanakkale’de nasıl bir ve beraber omuz omuza mücadele ettiysek, nevruz kutlamasında da aynı birlik ve beraberliği göstermeliyiz..Zira nevruz hiçbir grubun veya zümrenin himayesine, sahiplenmesine sığmayacak kadar büyüktür. Çanakkale ruhunun gerek nevruz ve gerekse başka özel günlerimizde de bizimle birlikte olması gerekir.

Çanakkale zaferinin 100.yılını ve nevruz bayramını kutluyor; savaştan, çatışmadan, kavgadan ve ölümlerden uzak bir hafta diliyorum.