info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

MERHABA,



MERHABA,
20 Şubat 2015 Cuma 01:47:27

Çok değerli gazeteci dostum Ali Eyce’nin sevgili eşi Serap Eyce tarafından kurulan haber sitesinde yazı yazma daveti aldığım zaman çok heyecanlandım. Zira kişi olarak yazmayı seven ve sosyal ortamlarda da bu yazılarımı paylaşan bir kişiyim. Bu değerli davete uyarak bundan böyle her Cuma yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Bu imkanı sağlayan değerli dostlarıma çok teşekkür ederim.

İlk yazımda güzel bir giriş yapabilmeyi çok isterdim. Ancak Özgecan Aslan olayı gündeme oturmuşken başka bir konuda yazmanın da doğru olmadığını düşündüm. Maalesef hiç yaşanmamasını istediğimiz bu olay üzerine düşüncelerimi yazmak istiyorum.

Özgecan tüm Türkiye’nin canını yaktı. Bu evladımız vahşi ve adi bir şekilde hayattan koparıldı. Anne babalarının öpmeye kıyamadığı nice canlar maalesef bu şekilde yok olup gidiyor. Bizler her olaydan sonra bir süre bunu konuşup sonra yeni bir vahşi cinayet işleninceye kadar olayı unutuyoruz. Nitekim bu acı olay olduğunda bir taraftan da sevgililer günü kutlamaları devam ediyordu.

 Evlat için söylenmiş sevdiğim bir beyit şöyle der ;

                        “Eline dikeni batan gülü yolarım,

                         Tenine uzanacak dalı kırarım “

İşte anne baba için evladın anlamı budur. Eline diken batsa evladına kıyamaz ama maalesef evladını böyle vahşi bir şekilde kaybetmek zorunda kalır. Bu acılar tarifsizdir. Allah kimseye yaşatmasın. Olayın acı yanı böyle, ama bir de toplumda yaşanan tartışmalar ve değerlendirmeler var.

Bir kısım insanlar idamın geri gelmesini istese de bunun mümkün olmadığı ortada. Zira zaten Avrupa Birliği ile sıkıntıların olduğu bir dönemde bir de idam tartışmasına girmek olayı tamamen çığırından çıkarır ki böyle bir teklif zaten meclise de gelmeyecektir. Kaldı ki mecliste ezici çoğunluğun geçmişte idamın kaldırılmasına evet diyen partilerden oluştuğu da bir gerçektir.

Sıklıkla tartışılan bir husus ise iyi hal indirimi yapılmasıdır. Ancak bu konuşulurken başka bir gerçek gözden kaçırılıyor. İyi hal indirimi 1/6 oranında verilir. Oysa ki bu indirim olsa dahi ağır cezalar verilmesi mümkündür. Bilindiği gibi kanunda cezaların alt ve üst sınırları vardır. Ceza verilirken olayın vahşeti ve toplumda yarattığı infial göz önüne alınarak hukukta teşdit denilen ceza üst sınırının uygulanması halinde, iyi hal indiriminin de zaten bir önemi kalmayacaktır. Ancak bizim hukukumuzda cezalar genelde alt sınırdan verildiği ve ayrıca iyi hal indirimi uygulandığı için cezalar düşük kalmaktadır. Hele bir de tahrik hükümleri uygulanır ise ve infaz kolaylıkları da göz önüne alındığında suçlular kısa sürede özgür kalabilmektedir. Tahrik konusuna dikkat edip üst sınır uygulanması ve gerekirse infaz sisteminin de değiştirilmesi halinde iyi hal indiriminin de çok önemi kalmayacaktır. Bence iyi hal falan bir yana, en büyük indirim cezanın 2/3’lük kısmının çekilmesi halinde infaz kolaylığı ile kalan 1/3 çekilmeden suçluların tahliye edilmesidir.

Tabi ki sorun sadece ceza değil aynı zamanda eğitim sorunudur. Bir çok Avrupa ülkesinden çok daha önce gerek medeni kanun ile gerek seçme ve seçilme hakkı ile kadınlara tüm haklarını tanıyan toplumumuz nasıl bu hale gelmiş, insanlarımız nasıl bu kadar canavarlaşmıştır. Bunun iyi irdelenmesi ve buna göre toplumsal tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yoksa sadece ceza hiçbir şekilde sorunu kökünden çözemez.

Empati yeteneği gelişmemiş bir toplum olmamızdan dolayı da bu olayların arttığı bir gerçektir. Eğer bu cinayet işlenirken fail bu olay benim kız kardeşime, ablama yengeme, anneme veya ailemden başka bir kadına yapılsa ne olurdu, diye düşünebilseydi, belki kendisini frenleme durumu olabilirdi. Ayrıca aile içi şiddetin olduğu ailelerin çocuklarının da aynı yolu izlediği ve bir anlamda gördüğünü işlediği de bir gerçek.

Elbette gerekli cezalar verilmeli, yapılan yapanın yanına kar kalmamalı, ama önce temelden bir eğitim şart. Eğitimi verelim ki en azından gelecek nesillerin geleceği kararmasın.

Şiddet dilinden uzak, empati yeteneği gelişmiş, adil, huzurlu ve barış içinde günler dileğiyle….