info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

SEN HANGİ TARAFSIN



SEN HANGİ TARAFTASIN
18 Ocak 2016 Pazartesi 00:43:46

Merhaba sevgili dostlar,
     Maalesef kötü ve sıkıntılı günlerden geçmekteyiz.Her gün yeni çatışma,patlama ve ölüm haberleri alıyoruz.İyi haber almak elbette isteriz ama,en azından artık kötü haber almayalım iyi haber almasak olur noktasına gelmiş durumdayız.
     Bu kötü günlerde maalesef toplumumuz iyi bir sınav veremiyor.Birlik beraberlik ruhu tamamen kaybolmuş,herkes meydana gelen olaydan sonra,onu yapanın kim olduğuna,ölenlerin kim veya hangi taraftan olduğuna bakar olmuş.Meydana gelen olay ile ilgili değerlendirmeler de yine hangi tarafta olduğumuza bağlı olarak değişir hale gelmiş.
     Toplumumuz taraf tutmaktan en kutsal haklardan birisi olan yaşam hakkını bile görmez olmuştur.Oysa ki, yaşam hakkı kutsaldır.”Kuran-ı Kerim’de “Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir.Kim birisinin hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.(Maide Suresi 32) buyurmaktadır.Yaşam hakkını kutsal sayan ve bu derece önem veren bir dinin mensupları olarak bırakınız yaşam hakkını savunmayı artık ölenlerin tarafına  ve kimden olduğuna bakmaya başlamışız.
     Kutsal kitabımız ve dinimiz dışında diğer tüm dinlerde,insan hakları evrensel beyannamesinde ve büyük ekseriyetle tüm ülke anayasa ve kanunlarında en kutsal hak yaşam hakkı olarak belirtilmiştir.Buna rağmen diğer tarafgirliklerimiz bir yana yaşam hakkı konusunda bile bu hala gelmişsek oturup düşünmemiz gerekir.
     Bir olay veya ölüm sonrası en çok sorulan sorular ayrışmaya yönelik olanlardır.Bir ölümün arkasından merak ettiklerimiz şöyle sıralanıyor.Ölen acaba Türk’müdür,Kürt’müdür veya başka bir kökene mi mensuptur.Sünni inancımı taşımaktadır,yoksa alevi inancındanmıdır.Cenazesi camiye mi gitmiş,yoksa cem evine mi gitmiştir.Ölenin memleketi neresidir.Ölenin yakınları örtülümü yoksa açıkmıdır.Ölenin arkasından yakınları iktidar aleyhine mi yoksa muhalefet aleyhine mi konuşmuştur.Bu sorular sıralanıp gitmektedir.Musalla taşında yatanın bir insan olduğu belki de çok az kişi tarafından ve en son hatırlanmaktadır.
         Aynı şey tüm hayatımıza sirayet etmiş durumdadır.Ölenlerin arkasından  yukarıdaki soruları sorduğumuz gibi tüm toplumsal yaşamda aynı tarafgirlik  ruhumuza işlemiş durumdadır.Spor muhabbetleri,siyasi muhabbetler,toplumsal olaylarla ilgili konuşmalarımız tamamen bu tarafgirlik üzerine kurulmuş durumdadır.Oysa ki yapmamız gereken tek şey doğruya doğru,yanlışa yanlış diyebilmektir.
     Eğer bu taraf tutma hastalığından kurtulamaz isek,yanlışı savunacak kadar cahil ve doğruyu inkar edecek kadar nankör hale geliriz.O zaman hem yukarıda bahsettiğim yaşam hakkı ve hem de diğer konularda olaylara iki ayrı gözle bakar iki ayrı gözle yorumlar ve yanlışa devam ederiz.
     Bizim sevdiğimiz veya beğendiğimiz insanların her yaptığı doğru,sevmediğimiz,beğenmediğimiz veya nefret ettiğimiz insanların ise her yaptığı yanlış gözüyle baktığımız sürece olayları doğru yorumlamamız da mümkün değildir.Aslında doğru her zaman tektir.Kişiye zamana ve olaylara göre değişmez.
    Yaşamında her zaman doğruyu bulabilen olaylara taraf olarak değil gerçek gözle bakan ve doğruya doğru ve yanlışa yanlış diyebilen insanlardan olabilmemiz dileğiyle mutlu haftalar…