info@huseyinpehlivan.av.tr | 0 232 501 20 20 | 0 232 441 55 58

SORUMLU KİM?



SORUMLU KİM?
27 Şubat 2015 Cuma 01:21:57

Ülkemizde her gün yeni olaylar, yeni gelişmeler olmakta ve maalesef kızlarımız, kadınlarımız, gençlerimiz bir bir elimizden kayıp gitmektedir. Önceki hafta Özgecan olayından sonra da bu hafta maalesef Fırat Yılmaz Çakıroğlu isimli gencimiz bir cinayete kurban gitmiştir.

Ama her iki olayda da benzer olan bir şey, toplumun bu tür olaylara karşı ölenin kişiliğine, kimliğine, cinsiyetine ve siyasi görüşüne bakmadan birlik içinde bu olayları lanetlemesi ve buna karşı çıkmasıdır. Olaylar ne kadar üzücü ise bu birlik ve beraberlik durumu da o kadar sevindirici ve gelecek için bir umut ışığıdır.

Uzun yıllardır, çeşitli bahaneler ile gençlerimiz, kadınlarımız kısacası insanlarımız maalesef yaşamını kaybetmiştir. Peki bunların sorumlusu kimdir? Elbette ortada görülen veya yakalanan sorumlular bulunmaktadır. Ancak sorumluluğu bu kişilere yüklemekle bu olayların sonunun gelmeyeceği de ortadadır. Zira toplumun bu hale gelmesinde bu kadar şiddete eğilimli olmasında ve uzun yıllardır gençlerimizin, insanlarımızın hayatını kaybetmesinde hem bizi yönetenlerin ve hem de bizlerin sorumluluğu bulunmaktadır.

Ülkemiz ne yazık ki, sorumsuz sorumlular ülkesidir. Sorumluluğu olanlar maalesef yaşanan her olaydan sonra bundan kurtulmuş ve sorumsuz hale gelebilmiştir. Yıllarca çeşitli sebepler ile insanlarımız çatışmış, farklı isim ve unvanlar ile karşı karşıya gelmiş ve  nice canlar yok olup gitmiştir. Halen dahi bu devam etmektedir. Tabi ki olay sadece çatışmalar  veya siyasi görüşler nedeniyle insanların yok olması değildir .Başka şekillerde de insanlarımız hayattan koparılmaktadır.

Trafik kazalarında adeta bir savaş bilançosu gibi yok olup giden canlar, tren raylarının altında ezilip giden nice anılar, hayat hikayeleri, yürek burkan dramlar, bembeyaz bir ihmalin ardına gizlenen simsiyah cinayetlere kurban giden madenciler, bir lokma ekmeğin peşinde dolanırken iskeleden çatıdan, asansörden düşen veya iş makinalarının, toprak yığınlarının baraj sularının, oluşan çığın altında kalan işçiler, bunların sorumlusu kim?

Bu olaylar onlarca yıldır böyle devam etmiş ve korkarım ki böyle de devam edecek gibi görünüyor. Umarım korkularımız gerçek olmaz. Zira son olaylarda görülen birlikte hareket etme iradesi, korkularımızın biraz olsun azalmasına yol açmıştır. Gösterilen bu birlikte hareket etme duygusu, ülkemiz için bir umut olmuştur.

İşin kötü yanı da yukarıda belirttiğim gibi bu olaylardaki tüm sorumluların sorumsuz olmasıdır. Her olaydan sonra maalesef herkes birbirini suçlamış, farklı raporlar verilmiş, şüpheli olarak yakalananlar bir süre sonra serbest kalmış veya beraat etmiştir. Gerçek sorumlular gün yüzüne çıkamamış ve olay bazen birkaç kişinin üzerinde kalmış, bazen ise tamamen kimse sorumlu tutulamamıştır.  

Hal böyle olunca geleceğe dair umutlar da körelmektedir. Maalesef ölen öldüğüyle kalmakta, kalanlar ise bir yolunu bulup işin içinden sıyrılabilmektedir. Ateş düştüğü yeri yakmakta, küçücük bebekler babasız annesiz kalmakta hatta bazen annesiz veya babasız doğmaktadır. Gencecik eşler dul kalmakta, varını yoğunu verip evladın yetiştiren anne balalar evlat acısıyla kahrolmaktadır. Sonuçta sorumlu bulunmadığı gibi suç ölenlere dahi  yüklenebilmektedir.

Bu yazıyı hazırlarken maalesef iki uçağımız birden düşmüş ve 4 pilotumuz şehit olmuştur. İşte size en canlı örnek budur. Yine olay sonrası suçlamalar savunmalar, yorumlar birbirini izlemektedir. Ama sonuçta sorumlu gene ortaya çıkmayacaktır. Yapılan yorumlar veya atılan hamasi nutuklar ise o yetişmiş evlatlarımızı geri getirmeyeceği gibi 2 yaşında babasız kalan çocuklar bir daha ömür boyu baba yüzü göremeyecektir.

O zaman gelin siz karar verin veya biz karar verelim sorumlu kim..?

Suçluların cezasını layıkıyla çektiği, adaletin herkese eşit uygulandığı, gerçek suçluların, gerçek sorumluların gizlenmediği adalete güvenin tam olduğu mutlu huzurlu adil ve kavgadan gürültüden çatışmadan uzak bir hafta dileğiyle…